Gravür Ağaç, metal veya taş bir yüzeye ayrı katlar halinde değişik renkli boyalar sürüldükten sonra, üstteki katları yer yer kazıyarak alttaki renklerden yararlanma tekniğine verilen addır. Kazıma resim anlamına da gelmektedir. Gravür tekniğinin esası gerek asit yoluyla, gerekse çeşitli çelik uçlarla bakır, çinko ya da alüminyum plakalar üzerine çizgi ya da lekeleri nakletmektir. Gravür tekniğinin özelliği, plaka üzerinde işlenen şeklin kağıt üzerine aktarılmasıdır. Bu iş ancak bir pres yardımıyla yapılabilir. Gravür presi, iki merdane arasında gidip gelen bir demir plakadan ibarettir. Gravür baskıları için kağıtların ayrı özellikleri vardır. Bunların hazırlanması bir el işidir ve bunlara elle prese edilmiş kağıtlar denir. Geleneksel gravür sanatı, desenle olan bağlantısı ve teknik gereklilikler uyarınca çizgisel ifade, kurgu ve biçim anlayışına dayalıdır. Bu sanatın temel işlemleri; oyma, kesme ve kazıma yöntemleri; ağaç ve taş şekillendirme; metal oyma ve süslemedir. Bakınız; engravür).
Gümüş Son derece sünek, parlak, paslanmaz, değerli, beyaz ve kimyasal simgesi Ag ve Ar olan element. Gümüş tüm metallerin en beyazıdır; tam parlatıldığında kusursuz bir yansıtıcı yüzey elde edilir ve bu nedenle optik aynalarda kullanılır. Gümüş, altından sonra kolayca yassılaştırılabilen en sünek metaldir. Gümüş alaşımları, arı gümüşün tersine, kullanım alanı çok yaygındır; çünkü alaşım metalleri katkısı, gümüşün temel niteliklerini yitirmesine yol açmadan özellikle düşük olan sertliğini artırır. Gümüş-bakır alaşımları para, madalya yapımında ve kuyumculukta kullanılır. Gümüş ayarları binde olarak ifade edilir. Örneğin binde 900’lük bir alaşım % 90 gümüş, % 10 bakır içerir. Kuyumculukta kimi Avrupa ülkelerinde uyulması gereken ayar, binde 950 (1. ayar) ile binde 800 (2. ayar) arasında değişir. Ancak, sofra takımları ile bazı madalyaların yapımında zaman zaman binde 750’ye kadar inilir. Bakır oranı % 50’yi geçmediği sürece bu alaşımların tümü beyazdır.
H
Hadde İki merdane arasından metallerin geçirilip inceltilmesi işlemine verilen addır. Soğuk ve sıcak hadde olmak üzere iki tür haddeleme yöntemi vardır. Soğuk haddede, merdaneler ve metaller soğuktur. Çok sert olmayan metallerin inceltilmesinde kullanılır. Sıcak Haddede, merdane sıcak, metaller soğuktur.
Has En iyi cinsten, katışıksız, saf anlamlarına gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Saf altın denildiğinde, 24 ayar altın anlamına gelmektedir.
Hatıra Parası Bir önemli olay, yıldönümü veya kişi anısına basılan paradır. Antikçağ’dan beri basılan hatıra paraların madalyalarla ayrımını yapmak ancak 19. yüzyıldan sonra kolaylaşmıştır. Günümüzde üzerinde yazılı itibari (nominal) ve gerçek değeri farklı olan hatıra paralar devlet darphanelerinden isteyen herkes tarafından satın alınabilirse de, piyasada dolaşıma sürülmemektedir. Cumhuriyet döneminin ilk hatıra parası 27 Mayıs 1960 Devrimi’nin gümüş on lirasıdır. Bunu Darphane tarafından çıkarılan diğer hatıra paraları izlemiştir.
I
Isıl İşlem Metalin belirli bir sıcaklık altında su, hava ve yağ ortamında sertleştirilmesi veya yumuşatılması (stresinin alınması) işlemine denir.
K
Kalıp Metalurji literatüründe cisimlerin döküm yoluyla üretilmesinde içine erimiş metal dökülen kum, toprak ya da metal aygıta verilen addır. Madeni para ve altın basımında üzerine rölyef veya yazı oyulmuş olan ve üzerine oyulmuş bu şekli ya da yazıyı para puluna basmakta kullanılan çelikten üretilmiş aygıttır. Darphanede madeni para basımında baskı kalıbı ve doğrama kalıbı olmak üzere iki tür kalıp kullanılmaktadır. Baskı kalıbı; üzerinde desen (rölyef) bulunan çelikten imal edilmiş, basıldığı maddenin üzerine kendi desenini aktaran çelik parçadır. Doğrama kalıbı; belirli bir şekle sahip olan, bir kuvvet altında madenlerden kendi şeklinde parçaların doğranmasını sağlayan çelik parçalardır.
Kalp Para Arapça kökenli bir sözcük olup, aslı taklit edilerek yapılmış hileli para için kullanılır.
Karat Karat; altın, gümüş, platin gibi kıymetli madenlerin ve elmas, pırlanta gibi kıymetli taşların ağırlığını ve ölçüsünü belirlemede kullanılan bir ölçü birimidir.
Kenar Madeni paranın yan kalınlığının çevre boyunca oluşturduğu yüzey. Mekanik darp işleminde kenar çok düzgündür, çoğu kez oyuk ya da kabartma bir yazı taşır.
Kupro Nikel % 70 bakır ve % 30 nikelden oluşan alaşıma verilen addır. Kopro-nikel madeni para basımında kullanılan bir alaşım türüdür.
Kupelasyon Altın ve gümüş gibi kıymetli metallerin yüksek sıcaklıkta okside olmaması esasına dayanan bir analiz yöntemidir. 1100 0C civarında bir miktar kurşun ile birlikte kupelde eritilen altın içeren alaşımdaki diğer tüm metaller havanın Oksijen (O2) ile birleşerek oksitler oluşturur ve kupel tarafından emilir. Altın ve gümüş kupelin dibinde boncuk şeklinde kalır. Bu da, nitrik asit (HNO3) ile gümüşten ayrılır. Bu işlem sonunda geriye saf altın kalır.
M
Madalya Bir kimseye başarılarından dolayı ya da bir olayın anısına verilen, üzerinde bir resim, kabartmalı bir yazı taşıyan ve genellikle yuvarlak metal parçasına verilen addır ve Latince kökenlidir. Madalya, takas değeri olmayan ve önemli bir olayı anma amacını taşıyan, önyüzü bir tasvir, arkayüzü alegorik bir sahne ile bezeli bir nesnedir. Ortaçağ’da İslam ülkelerinde ilk madalyalar Abbasiler döneminde bastırıldı. Halife Muktedir’in bulunduğu bir örnek Berlin Müzesi’nde sergilenmektedir. Anadolu Selçukluları döneminde II. Keyhüsrev’in Konya’da bastırdığı (1245) Atiye dinarları 41 mm çapında, 134,25 g ağırlığındaydı. Gerçek anlamda madalya, Avrupa’da 14. yüzyılın sonuda ortaya çıktı. Bunların en eski örneğinin, Padova’nın yeniden ele geçirilişini kutlamak için Carrara senyörü Francesco Novello II’nin 1390’da bastırdığı madalya olduğu sanılmaktadır. Osmanlılarda ilk madalya altından bastırılan Ferahi’dir (1730). Bunu diğer madalyalar izlemiştir. Türkiye’de bugün için madalyalar, 24.10.1983 tarih ve 2933 sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılmış olan Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre verilmektedir. Söz konusu Yönetmeliğin 4’üncü maddesinde yapılan tanıma göre madalya; yurtiçinde veya dışında, Türkiye Cumhuriyeti’nin bekasında, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünün korunmasında, Devletin yücelmesinde ve milli menfaatlere katkıda, hizmet ve vazifede, üstün feragat, fedakarlık, başarı ve yararlılık gösteren kişilere verilen muhtelif cins ve değerde sembolü ifade eder. 2933 Sayılı Kanun’un 2’nci maddesine göre dört tür madalya vardır. Bunlar; Devlet Şeref Madalyası, Devlet Övünç Madalyası, devlet Üstün Hizmet Madalyası ve Devlet Savaş Madalyası’dır.
Manganez Demirle yakın benzerlik gösteren, daha çok alaşım halinde kullanılan, geçiş metalleri grubundan, kimyasal simgesi Mn olan element. Bakır-mangan alaşımları madeni para basımında kullanılır. Manganez, alüminyum elde edilmesinde kullanılan bir elementtir. Alüminyum da yine madeni para basımında ya doğrudan ya da alaşım olarak yaygın kullanılan bir metaldir.
Master Kalıp Ana kalıp. (Bakınız; kalıp)
Meskûk Arapça sikke sözcüğünden kaynağını alan meskûk, damgalanmış, akçe haline getirilmiş anlamına gelmektedir. Meskûkât; madeni paralar, sikkeler analıma gelmektedir. Uygulamada Darphane tarafından basılan Cumhuriyet altınları meskûk ve ziynet olmak üzere iki türe ayrılmaktadır. Meskûk Cumhuriyet altını, ülkemizde bir tasarruf aracıdır.
Mg. Magnezyumun elementinin kimyasal simgesidir. Magnezyum, 1808’de önce Davy, daha sonra da 1829’da Bussy tarafından katışkılı olarak elde edildi. Magnezyum, gümüş beyazlığında, yassılaşabilen bir katıdır; ama tokluğunun zayıf olması nedeniyle pek fazla sünek değildir. Kuru havadan etkilenememesine karşın, nemli havada yükseltgenir. Yoğunluğu 2’den düşük olan magnezyum ağırlıklı alaşımların, ağırlık azaltımının büyük önem taşıdığı sanayilerde (havacılık, uzay havacılığı, taşımacılık, taşınabilir takımlar, madeni para vb) yaygın bir kullanımı vardır.
Milyem Fransızca kökenli bir sözcük olup, ağırlık ölçüsü olarak kullanılmaktadır ve gramın binde biri anlamına gelmektedir. Bir altın ya da gümüş alaşımında bulunan saf, değerli maden miktarını ölçmekte kullanılır. Örneğin; % 99.5 saf altın 995 milyem, 24 karattır.
Mine Farsça kökenli bir sözcüktür. Seramik, cam ve metal gibi maddeleri korumak, renklendirmek ya da bunlara parlaklık kazandırmak için kaplama olarak kullanılan camsı, saydam ya da saydam olmayan maddedir. Eşanlamlısı emaydır. Metaller üzerinde kullanılan mine; genellikle kum, minimum, potas, sudkostik ve renklendirici metal oksitlerin karışımından oluşur. Yüzeye toz ya da hamur olarak uygulanır ve bir fırın içinde eritilerek yapışması sağlanır. Mine süsleme, özellikle altın, gümüş ve saf bakır üzerine uygulanır. Bu bezeme biçiminde renk tonları ısı derecesi ve fırınlama süresi ile ayarlanır.
Mühür Arapça mühr kökünden gelmektedir. Üzerinde, mürekkeplendikten sonra basılacak olan kabartma bir işaret ya da bir yazı bulunan metal ya da kauçuk araca verilen addır. Bir sap ucuna, bir yüzüğe vb. takılıp, balmumu üzerine armalar, ad ve soyadın ilk harflerini basmaya yarayan, oyuk ya da kabartmalı olarak işlenmiş araçlara da mühür denilmektedir. Mezopotamya uygarlığında mühür, Halef ve el-Ubeyd dönemlerinde görülmeye başlandı. Anadolu’nun geleneksel mühür formu damga mühürlerdir ve bunlar Yenitaş döneminde görülmeye başlar. Mezopotamya’ya özgü silindir mühürler Anadolu’da İ.Ö. II. Binyıl başlarında kullanılmaya başladı. Fenikeliler, damga mühürlerle silindir mühürlerle bir arada kullandılar. Bu mühürler şekil ve bezeme olarak Mısır’dan esinlenmiştir. Antikçağ’da da Yunanistan’da mühür kullanılmıştır. Ortaçağ’da mühür genellikle üzerine harfler ya da armalar işlenmiş, sapkı ya da halkalı metal bir levhadır; parmakta taşınan ya da zincire asılan mühürler de vardır. Osmanlıda padişahların her birinin, kendisiyle babasının adlarını taşıyan, bir tanesi zümrüt ve öteki ucu altın olan yüzük biçiminde tuğralı 4 mührü vardı. Her padişahla birlikte tuğralı mühür de değişir, ilk işi adına mühür kazdırmak olan yeni padişahın mühürleri gerekenlere verilirken, kendisinden önceki hükümdarın mühürleri de geri alınarak saray hazinesine konurdu. Dört mühürden biri kare, diğer üçü oval biçimdeydi. Dört köşeli olan ve öteki üçüne göre daha küçük olan mühür padişahın özel mührüydü.
N
Nikel Kırıldığında lifsi bir görünüm sergileyen, demirle benzer özellikler gösteren geçiş metalleri grubundan parlak beyaz metaldir ve kimyasal simgesi Ni’dir. Bakır ve nikel (% 30 dek) düşük nicelikte kimi metallerin (krom, kalay vb.) katılımıyla, korozyona karşı iyi bir direnç gösteren, dövülerek yassılaştırılabilen, ısıl iletkenliği yüksek alaşımlar verir; bu alaşımlardan yoğuşturu borularının yapımında ve madeni para basımında yararlanılır. Madeni para basımında yaygın olarak yararlanılan nikel alaşımın adı kupronikeldir.
Nişan Ülkemizde nişanlar 24.10.1983 tarih ve 2933 Sayılı Madalya ve Nişanlar Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan Devlet Madalya ve Nişanları Yönetmeliği’ne göre verilmekte ve kullanılmaktadır. Anılan Yönetmeliğin 4/b maddesine göre nişan; Türkiye Cumhuriyeti ile mensup olduğu Devlet arasında dostça ilişkilerin geliştirilmesini, milletlerin birbirine yakınlaşmalarını, ilim ve sanatta, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslar arası alanda tanıtılmasını ve yüceltilmesini sağlayan yabancı kişilere verilen bir sembolü ifade eder. 2933 Sayılı Kanunun 3’üncü maddesi uyarınca üç tür nişan söz konusudur. Bunlar; Devlet Nişanı, Cumhuriyet Nişanı ve Liyakat Nişanı’dır.
Nominal Değer Nominal değer, bir paranın ya da bir ticari senedin üzerinde yazılı bulunan ve çoğu zaman ona verilen değerden farklı olan değerdir.
Nümismatik Para anlamına gelen Latince nümisma sözcüğünden gelmektedir. Para, madalya ve jetonların betimlenmesi ve tarihiyle uğraşan bilimdir. İlk antik para koleksiyonları, Rönesans döneminde, Roma ve Yunan tarihindeki ünlü kişilerin portrelerini araştıran hümanistler tarafından oluşturuldu. Bu koleksiyonlara zamanla eski siteler tarafından bastırılan, yorumlanması daha güç paralar da katılmaya başladı. Daha sonraları, Yeniçağ para ve madalyaları da toplandı. Tüm bu nesnelerin anlaşılması ve sınıflandırılması, nümismatik biliminin temelini oluşturur. G. Budé’nin De asse (1514) adlı yapıtından bu yana, paraları her yanıyla ele alan birçok inceleme yayımlanmıştır.
Yorumlar